Konu: 5. İkinci Erk Çemberi'nden Alıntılar
••Yitireceği hiçbir şey olmadığı zaman, kişi yürekli olur. Şayet yapışabileceğimiz bir şeyler varsa, o zaman ürkek oluruz.
••Bir savaşçının hiçbir şeyi şansa bırakması mümkün değildir. Farkındalığının gücü ve sarsılmaz niyeti ile, olayların sonuçlarını zaten kendi yaratır.
••Savaşçı kendisine yapılmış tüm iyilikler için karşılık vermek istediğinde, karşısında borcunu ödeyebileceği bir kimse yoksa, bunu insanlık ruhuna yollayabilir. Her zaman çok küçük bir hesaptır bu - gönlünden ne kadar koparsa kopsun, yeter de artar bile.
••Akademisyen, dünyayı güzel ve aydınlık kılmak için tasarılar yaptığı günün ardından, hepsini unutmak üzere akşam saat beşte evine gider.
••İnsan biçimi, evrende var olan enerji alanlarından oluşmuş bir kümedir, ve yalnızca insanoğullarına aittir. Şamanların buna insan biçimi demelerinin nedeni, bu enerji alanlarının ömür boyu süren alışkanlıklar ve kötü kullanım yüzünden bükülmüş ve çarpılmış olmalarıdır.
••Bir savaşçı değişemeyeceğini bilir, ancak gene de tüm gücüyle değişmeye uğraşır. Değişmeyi başaramazsa da asla düş kırıklığına uğramaz. Savaşçının sıradan insana oranla tek avantajı budur.
••Savaşçılar insan biçimini ürküterek onu silkeleyip ondan kurtulmak için, değişme çabalarında kusursuz olmalıdırlar. Yıllar süren kusursuzluğun ardından, insan biçiminin daha fazla dayanamayıp terk edeceği bir an gelir. Yaşam boyu süren alışkanlıklar yüzünden çarpılmış olan enerji alanlarının düzeldiği andır bu. Enerji alanlarının düzelmesi sonucunda bir savaşçı çok derinden etkilenir, hatta ölebilir bile, ama kusursuz bir savaşçı daima yaşamını sürdürür.
••Savaşçıların sahip oldukları tek özgürlük, kusursuz davranmaktır. Kusursuzluk sadece özgürlük değil, aynı zamanda insan biçimini düzeltmenin de tek yoludur.
••Her alışkanlık, işlevsel olabilmesi için tüm parçalarını gereksinir. Kimi parçaları eksildiğinde, alışkanlık dağılır.
••Savaş burada, bu dünyada. Bizler insan olarak yaratılmışız. Bizi neyin beklediğini, ve ne tür bir erkimiz olacağını kim bilebilir?
••İnsanların dünyası bir aşağı bir yukarı inip çıkar, ve insanlar da dünyalarıyla birlikte inip çıkarlar; bu iniş çıkışları izlemek savaşçıların işi değildir. Varlığımızın temeli, algılama edimidir; varlığımızın büyüselliği de farkındalık edimidir. Algılama ve farkındalık tek, işlevsel, ayrılamaz bir bütündür.
••Yalnızca bir kez seçeriz. Bir savaşçı, ya da sıradan bir insan olmayı seçeriz. İkinci bir seçim yoktur. İmkânsızdır bu, imkânsız.
••Savaşçının yolu bir insana yeni bir yaşam sunar, ve bu yaşamın yepyeni olması gerekir. İnsan bu yeni yaşamına eski çirkin yöntemlerini getiremez.
••Savaşçılar daima bir dizinin ilk olayını, onlar için o andan sonra gelişecek olayların bir planı ya da haritası gibi alırlar.
••İnsanoğulları kendilerine ne yapmaları gerektiğinin söylenmesine bayılırlar, ama bundan da çok bayıldıkları şey, söylenenlere karşı çıkıp onları yapmamaktır; bu yüzden kendilerine ne yapmaları gerektiğini ilk başta söylemiş olan kimseden nefret edip başlarını her türlü derde sokarlar.
••Herkesin herhangi bir şey için yeterli kişisel erki vardır. Savaşçının marifeti, kişisel erkini zaaflarından uzak tutup savaşçının amacına yöneltmektir.
••Hepimiz görebiliriz, ancak gördüğümüzü anımsamamayı yeğleriz.