1

Konu: 5- İkinci Dizi : Dölyatağı Dizisi

Don Juan Matus’a göre, eski çağ Meksika’sı şamanlarının kendilerine özgü ilgi alanlarından biri de, dölyatağının özgür kılınması olarak nitelendirdikleri olguydu. Açıklamasına göre, dölyatağının özgür kılınması onun ikincil işlevlerinin ayırdına varılmasını gerektiriyordu; normal şartlarda rahmin birinci işlevi üreme olduğuna göre, o büyücüler onun ikincil olduğunu kabul bettikleri işleviyle ilgileniyorlardı sadece: evrim ile. Dölyatağı bağlamında evrim, onlar için, dölyatağının dolaysız bilgiyi işleme kapasitesinin uyandırılması ve ondan tam yararlanılmasıydı. Başka bir deyişle, bizim aşina olduğumuz yorumlama sürecinin desteği olmadan duyusal verileri kavrama ve doğrudan yorumlama olasılığıydı.

Şamanlar için, uygulayıcıların üremek üzere toplumsallaşmış varlıklar olmaktan çıkıp evrim yetisi olan varlıklara dönüşmeleri, enerjiyi evrendeki akışı içinde görmenin bilincine vardıkları andır. Şamalıların görüşüne göre dişiler, dölyatağının etkisi yüzünden, enerjiyi doğrudan görme konusunda erkeklerden daha hazırlıklıdırlar. Gene şamalılara göre, normal koşullar altında, kadınların sahip olduğu bu yatkınlığa karşın, ne kadınların ne de erkeklerin enerjiyi doğrudan gördüklerinin düşünüp taşınarak bilincine varmaları nerdeyse olanaksızdır. Bu yeteneksizliğin nedeni, şamanların hicivci biçimde değerlendirdikleri bir şeydi; insanoğluna enerjiyi doğrudan görmesinin doğal olduğunu işaret edecek kimsenin bulunmaması gerçeğiydi bu.

Şamanların ileri sürdüğüne göre kadınlar, bir dölyatağına sahip oldukları için, enerjiyi doğrudan görme yetenekleri konusunda son derece çok yönlü ve kendi başlarına buyruk iseler de, insan ruhunun bir zaferi olması gereken bu başarının değeri genellikle pek takdir edilmez. Kadınlar asla yeteneklerinin bilincinde değildir. Erkekler bu konuda daha beceriklidir. Onlar için enerjiyi doğrudan görmek daha güç olduğu için, bu başarıyı elde ettiklerinde değerini bilirler. Bu yüzden enerjiyi doğrudan algılamanın sınırlarını saptayan, ve bu olguyu betimlemeye çalışanlar erkek büyücülerdir.

Don Juan bana bir gün, “Büyücülüğün temel önermesi,” dedi, “bizim algılayıcılar olduğumuzdur, eski çağlarda Meksika’da yaşayan benim silsilemin şamanları tarafından keşfedilmiştir bu. İnsan bedeninin tamamı algılama için bi araçtır. Bununla birlikte, görselliğimizin ağır basması, algılamaya genelde gözlerin üstünlüğünü getirir. Bu durum, eski büyücülere göre, saf bi yırtıcılık döneminin kalıtıdır sadece.

“Eski büyücülerin günümüze dek gelmiş olan çabaları,” diye devam etti, “kendilerini yırtıcının gözüyle görülen âlemin ötesine yerleştirme üzerine kurulmuştu. Yırtıcının gözünün mükemmellik ölçüsünde görsel olduğunu; bunun ötesindeki âlemin ise saf algılama âlemi olduğunu, oysa onu görselliğin saptamadığını düşünüyorlardı.”

Bir başka seferinde, saf algılama âlemine girmelerini kolaylaştıracak organik çatıya, yani dölyatağına sahip olmalarına karşın, kadınların bunu kullanmakla ilgilenmemelerinin eski Meksika büyücüleri arasında tartışma konusu olduğunu söylemişti. O şamanlar, emrine amade sonsuz erk bulunduğu halde bunu kullanmakla hiç ilgilenmemesini, kadının çelişkisi olarak görüyorlardı. Bununla birlikte, don Juan ilgi eksikliğinin doğal değil, öğrenim sonucu edinilmiş bir şey olduğundan emindi.

Dölyatağı ile ilgili sihirli geçişlerin amacı Tensegrity uygulayıcılarına birazcık ipucu verebilmektir; ve bu amaç, kadını kayıtsızlaştıran zararlı toplumsallaşmanın etkisini geçersiz kılabilme olasılığına ilişkin entellektiiel bir heyecandan çok daha fazlasını kapsıyor olmalı. Ancak, bir uyarı da yapmak gerekiyor; don Juan Matus kadın öğrencilerine bu sihirli geçişleri uygularken büyük özenle ilerlemelerini öğütlüyordu. Dölyatağı ile ilgili sihirli geçişler rahim ile yumurtalıkların ikincil işlevlerini destekleyen geçişlerdir; bu ikincil işlevler, duyusal verilerin kavranması ve yorumlanmasıdır.

Don Juan dölyatağına algılama kutusu diyordu. O da kendi silsilesinin öbür büyücüleri gibi, rahim ve yumurtalıkların üreme döngüsünden çıkarıldıklarında algılama araçları haline gelerek evrimin merkezini oluşturabileceklerinden emindi. Evrimin ilk adımının, insanoğlunun algılayıcı olduğu önermesini kabullenmek olduğunu düşünüyordu. Her şeyden önce bunun yapılması gerektiğini durmadan ısrarla tekrarlamak hiç de gereksiz sayılmazdı, ona göre.

“Algılayıcılar olduğumuzu zaten biliyoruz. Başka ne olabiliriz ki?” diye karşı çıkardım, her üsteleyişinde.

“Düşün bunu,” diye yanıtlardı, her karşı çıkışımda. “Algılama, yaşamımızda çok ufak bi rol oynuyor; oysa ne olduğumuzun tek yanıtı; algılayıcı olmamız gerçeği. İnsanoğlu enerjiyi bütün olarak kavrayıp duyusal veriye dönüştürür. Sonra bu duyusal verileri günlük yaşama göre yorumlar. Bu yorumlama, bizim algılama dediğimiz şeydir.

“Eski çağ Meksika’sı şamanları, bildiğin gibi,” diye sürdürüyordu, “yorumlamanın, insan bedenini bi ışıltı küresini andıran enerji alanları kümesi olarak gördüklerinde keşfettikleri yoğun parlaklık noktasında, yani birleşim noktasında oluştuğundan emindiler. Kadınların üstünlüğü, birleşim noktasının yorumlama işlevini dölyatağına aktarabilme yetenekleridir. Bu işlev aktarılmasının sonucu hakkında konuşulamaz, yasaklandığı için değil; betimlenemeyecek bi şey olduğundan.”

Don Juan, “Dölyatağı,” diye sözlerini sürdürüyordu, “gerçekten bi kargaşa içinde; doğum anından ölüm anına dek yatıştırılmış olarak var olan, ve hiç kullanılmayan bu üstü örtülü yeteneği yüzünden. Bu yorumlama işlevi hiç durmadığı halde, tam bilinçlilik düzeyine de hiçbi zaman çıkarılmamıştır.”

Don Juan’ın savına göre eski çağ Meksika’sı şamanları, sihirli geçişleri vasıtasıyla kadın uygulayıcılarında dölyatağının yorumlayıcı yeteneğini bilinçlilik düzeyine çıkarmışlar, ve bu yolla aralarında evrimsel bir değişim başlatmışlardı; yani dölyatağını bir üreme organından evrimin aracına dönüştürmüşlerdi.

Çağdaş insanın dünyasında evrim, değişik türlerin, kendilerinde meydana gelen farklılıkları döllerinde gerçekleştirecek şekilde başarılı üreme yapana dek, doğal ayıklanma süreciyle ya da ayırdedici niteliklerin aktarılmasıyla kendilerini değiştirmeleri olarak tanımlanır.

Yüzyıldan fazla bir süre önce biçimlendirilmiş ve günümüze dek süregelmiş olan evrim kuramı, yeni bir tür hayvan ya da bitkinin devamlılığına, çevresine en iyi uyum sağlayan özelliklere sahip bireylerin sağ kalmasını destekleyen doğal ayıklama sürecinin neden olduğunu; ve evrimin şu üç ilkenin etkileşimiyle oluştuğunu söyler: bir, soyaçekim; benzer organik biçimleri bir kuşaktan öbürüne aktaran tutucu güç, iki, çeşitleme; tüm yaşam biçimlerinde mevcut olan farklılıklar, ve üç, belirli bir ortamda hangi çeşitlemelerin üstünlükler bağışlayacağını saptayan varoluş mücadelesi. Bu son ilke, hâlâ geçerliliğini koruyan düsturun doğmasına yol açmıştı: “en çok uyum sağlamış olanın hayatta kalması.”

Evrim, bir kuram olarak muazzam boşluklar içeriyor; çok fazla kuşkulanılacak yanı var. Bilim adamlarının hiç durmamacasına yarattıkları sınıflandırma dizgeleri için sonu açık bir süreç, olsa olsa. Ne var, kuramın boşluklarla dolu olduğu gerçeği değişmiyor. Evrim hakkında bildiklerimiz, bize evrimin ne olduğunu açıklamıyor.

Don Juan Matus’un inancı, evrimin çok derin düzeyde niyetlenmenin ürünü olduğuydu. Büyücüler söz konusu olduğunda, bu derin düzey, onların içsel sessizlik olarak adlandırdıkları olguyla işaretleniyordu.

“Örneğin,” demişti, bu olguyu açıklarken, “büyücüler, dinozorların uçmaya niyetlendikleri için uçtuklarına inanırlar. Ama bırak kabullenmeyi, anlaması bile zor olan şu: kanatlar uçma yollarından sadece birisi; bu olayda dinozorların çözümü. Bununla birlikte bu çözüm tek olasılık değil. Öykünme yoluyla kullanımımıza açık olan tek olasılık, sadece. Uçaklarımız dinozorlara öykünerek kanatlarla uçuyorlar, belki de dinozorların zamanından bu yana uçmaya bi kez daha hiç niyetlenilmemiş olduğundan. Belki de kanatların alınmasının tek nedeni bunun en kolay çözüm olması.”

Don Juan, şimdi buna niyetlenmemiz durumunda uçmak için kanatlar haricinde başka ne seçenekler olabileceğini bilmenin yolu olmadığı görüşündeydi. Israrla belirttiğine göre, niyetlenme sonsuz olduğuna göre, zihnin, akıl yürütme ve sonuç çıkarma süreçlerini izleyerek uçma konusunda var olabilecek seçenekleri hesaplama ve saptamasının hiçbir mantıksal yolu yoktu.

Dölyatağı serisinin sihirli geçişleri aşırı derecede etkileyici olduğu için, tutumlu biçimde uygulanmaları gereklidir. Eski çağlarda erkeklerin onları uygulamaları yasaktı. Daha yakın zamanlarda, büyücüler arasında bu sihirli geçişleri daha çok kümesel olarak kabullenme eğilimi doğdu; böylece onların erkeklerin de hizmetine sunulması olasılığı arttı. Yalnız bu olasılık gene de çok nazik olduğu için dikkatle ele alınmalıdır—bu, büyük konsantrasyon ve kararlılık gerektirir.

Sihirli geçişleri öğreten erkek Tensegrity uygulayıcıları, çok güçlü etkileri yüzünden, ortaya çıkardıkları enerjiyi cinsel bölgelerinin üzerinden sadece yavaşça geçirerek uygulamayı yeğlediler. Bu ölçü, derin ya da kötü etkiler yaratmadan, yararlı bir sarsıntı sağlamada yeterli olmuştur.

Don Juan’ın açıklamasına göre, kendi silsilesinin büyücüleri, belirli bir noktada erkeklerin bu sihirli geçişleri uygulamalarına izin veriyorlardı; çünkü bunların ortaya çıkardığı enerjinin erkek cinsel organlarının ikincil işlevlerini uyandırma olasılığı vardı. O büyücülerin, erkek cinsel organlarının ikincil işlevinin dölyatağınınkine hiç benzemediğine inandıklarını söylüyordu; çünkü erkeklerde cinsel organlar bedenin dışına doğru sarktığı için duyusal verilerin yorumlanması mümkün olamazdı. Bu özel koşullardan ötürü, onların vardığı sonuç şuydu: erkek cinsel organlarının ikincil işlevi, evrimsel destek olarak adlandırdıkları şeydi; eski çağ Meksika’sı büyücülerinin bükülmez niyet, ya da berrak zihinli amaç ve konsantrasyon dedikleri olağanüstü başarılara ulaşmaları için erkekleri ileriye fırlatan bir sıçrama tahtasıydı bu.

Dölyatağı serisi dört bölüme ayrılmıştır—bunlar don Juan Matus’un dört öğrencisine aittir: Taisha Abelar, Florinda Donner- Grau, Carol Tiggs, ve bir de don Juan’ın dünyasına doğmuş olan Mavi Öncü’ye. İlk bölüm Taisha Abelar’a ait olan üç sihirli geçişten oluşmuştur; ikinci bölümde doğrudan Floıinda Donner-Grau ile ilintili bir sihirli geçiş vardır; üçüncü bölüm Carol Tiggs’e özgü olan üç sihirli geçiş içerir; dördüncü bölüm ise, Mavi Öncü’nün beş sihirli geçişinden ibarettir. Her bölümün sihirli geçişleri belirli bir tip bireye uygundur. Tensegrity onları herkesin yararlanmasına elverişli kılmıştır, ancak gene de bu dört kadının temsil ettiği türde kişilik yapılarına göre ayrılan eğilimler gösterirler.

Cvp: 5- İkinci Dizi : Dölyatağı Dizisi

Birinci Grup: Taisha Abelar’a Ait Sihirli Geçişler

Bu grubun üç sihirli geçişi, altı belirli bölgeden dölyatağı için enerji toplamak üzere düzenlenmiştir; bu bölgeler şunlardır: bedenin sol ön ve sağ ön bölümleri, kalçalar hizasında bedenin solu ve sağı ile kürek kemiklerinin arkası, ve başın üzeri. Eski çağ Meksika’sı şamalılarının açıklaması, dölyatağı için uygun enerjinin özellikle o bölgeler üzerinde biriktiği, bu sihirli geçişlerdeki hareketlerin sadece bu enerjiyi toplamaya uygun antenler olduğu yönündeydi.

1. Enerjiyi İşaret Parmağı ve Ortaparmak ile Bedenin Önünden Çıkarma

Bu sihirli geçişi gerçekleştiren bir Tensegrity uygulayıcısının peşinde olduğu ilk duyum, elin arkasındaki tendonlarda bir baskıdır; bu da işaretparmağı ve ortaparmak dimdik uzatılmış durumdayken aralarını olabildiğince açma ile elde edilir. Son iki parmak avuç içine doğru bükülmüştür ve başparmak onları tutmaktadır (res. 95).

Sihirli geçiş, sol ayağı sağ ayağa dik açı yapacak şekilde bir T konumunda bedenin önüne koymakla başlar. Sol kol ve sol bacak eşzamanlı olarak öne doğru bir seri dairesel hareketler yapar. Sol bacak daireyi, önce ayak parmaklarının dibindeki kısmı, sonra tüm ayağı kaldırarak başlatır; parmaklar yukarda tutularak havada öne doğru daire çizen, ve topuk üzerinde sona eren bir adım atılır; beden öne doğru eğilerek sol uyluğun önündeki bir kas üzerinde baskı yaratılmış olur.

Bu hareketle eşzamanlı olarak, sol kol da tam bir daire çizecek şekilde başın üzerinden öne doğru döner. İşaret parmağı ve ortaparmak dümdüz uzatılmıştır, elin ayası sağ tarafa dönüktür. Tüm hareket boyunca elin arkasındaki tendonların üzerinde azami baskıyı sürdürmek gereklidir (res. 96). Kol ve ayağın üçüncü dairesel hareketinin sonunda bedenin ağırlığı öne aktarılarak ayağın tüm tabanı hızlı bir vuruşla yere basar. Aynı anda, işaretparmağı ve ortaparmak dümdüz uzatılmış, elin ayası da sağa dönük olacak şekilde, kol sanki bir bıçak saplıyormuş gibi ani bir hareketle öne doğru fırlatılır; bu arada bedenin sol yanının tüm kasları gergin ve kasılı durumdadır (res. 97).

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-048.jpg

İleriye doğru uzatılmış parmaklarla, yana yatık bir S harfi çiziliyormuş gibi bir dalgalanma hareketi yapılır. S tamamlandığı anda, bilek, parmak uçlarının yukarıya bakmasını sağlayacak biçimde bükülür (res. 98). Sonra bilek bu kez parmaklar tekrar ileriye bakacak şekilde bükülür, iki parmak sağdan sola doğru yatay bir darbeyle S’yi ikiye böler. Parmak uçları yukarıya bakacak şekilde, bilek bir kez daha bükülür ve elin ayası yüze doğru dönük olacak biçimde soldan sağa doğru bir süpürme hareketi yapar. Elin ayası dışa bakmak üzere döndürülür ve bu arada kol sağdan sola doğru süpürme hareketi yapar. Sol kol göğüs hizasına geri getirilir; parmaklar dümdüz uzatılmış ve elin ayası aşağı dönük biçimdeyken ileri doğru iki bıçaklama hareketi yapılır. Elin ayası bir kez daha yüze doğru döndürülür ve el tıpkı bir önceki gibi tekrar soldan sağa ve sağdan sola doğru süpürme hareketi yapar.

Ağırlık arkadaki ayağa aktarılarak, beden öne doğru hafifçe eğilir. Sonra parmaklar pençe biçiminde kıvrılmış olarak, bedenin önündeki bir şeyi kapmak istiyormuş gibi, bel hizasından ileri doğru uzanır; sert bir maddeyi güç sarfederek çıkarıyormuşçasına, önkolun ve elin kasları ile tendonları gerilmiştir (res. 99). Pençe şeklindeki el geriye, bedenin yanına çekilir. Sonra elin parmakları dümdüz uzatılır, başparmak elin içine dönük ve öbür parmaklar orta ve dördüncü parmak arasından bir V harfi yapacak şekilde açılmış olarak dölyatağı üzerini ya da erkeklerde cinsel organların üzerini sıvazlar (res. 100).

Bacakları değiştirmek için hızlı bir sıçrama yapılır; böylece sağ ayak tekrar bir T meydana getirecek şekilde sol ayağın önüne getirilir. Aynı hareketler sağ kol ve bacakla tekrar edilir.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-049.jpg

2. Enerjiyi Dölyatağı için Harekete Geçirmek Üzere Zıplama ve Onu Elle Kapma
Bu sihirli geçiş sağ ayağı sol ayağın önüne bir T konumunda dik olarak yerleştirmekle başlar. Sağ topukla yere hafif bir vuruş yapılır—bu vuruş sağ ayağın yaptığı küçük sıçrama için bir itici güç işlevi görür; bu sıçrama sağ ayağın parmakları öne doğru bakarken sona erer; hemen arkasından sol ayak yana doğru bir adımlık sıçrama yapar; bu da topuğu sağ ayağa dik gelecek şekilde yere basarken sona erer. Sol ayağın geri kalan bölümü, ağırlığı sol bacağa aktararak yere değer; bu arada el, pençe yapılarak, sol kol bedenin önündeki bir şeyi kavrıyormuş gibi bir kapma hareketi yapar (res. 101). Sonra el sol yumurtalığın olduğu bölgeyi yavaşça sıvazlar.
Sol topuğun bir sıçrayışı, bu kez önceki hareketlerin izdüşümü olan bir hareketler dizisi için itme gücü oluşturur.
Bu sihirli geçişte, ayağın devinimi ile harekete geçirilen enerji yukarıya doğru seker, ve her iki elle sırayla yakalanıp, rahim ile sol ve sağ yumurtalıklar üzerine yerleştirilir.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-050.jpg


3. Enerjiyi Yumurtalıklar Üzerine Şamarlama

Üçüncü sihirli geçiş, sol kolu başın üzerinden çevirip geriye, kürek kemikleri yönünde içeriye doğru, ve elin ayası yukarı bakacak şekilde çene hizasına ulaşana dek tekrar dışarıya döndürmekle başlar. El yukarıya kalkıp sağa doğru dönen bir daire çizer; belin sağ yanma gelene dek aşağıya doğru yoluna devam eder, sonra tekrar yukarıya dönüp başın üzerinden geçerek bir sekiz çizimini tamamlar. Elin ayası döndürülerek ileriye bakar konuma getirilir (res. 102). El güçlü bir şekilde aşağı indirilip sol yumurtalığın hemen önündeki bölgeyi adeta şamarlar (res. 103). Sonra sol yumurtalığın çevresindeki bölge elle hafifçe sıvazlanır.

Aynı sıralama sağ kolla tekrar edilir.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-051.jpg

Cvp: 5- İkinci Dizi : Dölyatağı Dizisi

İkinci Grup: Florinda Donner-Grau ile Doğrudan İlintili Bir Sihirli Geçiş

Bu grupta yalnızca bir tek sihirli geçiş var. Bu sihirli geçişin etkisi, Florinda Donner-Grau’nun kişiliği ile mutlak şekilde uyumlu. Don Juan Matus onu çok açık sözlü sayardı; öylesine açık sözlüydü ki, bu özelliği bazen dayanılmaz olurdu. Bu doğruculuğun bir sonucu olarak, onun büyücülerin dünyasındaki etkinlikleri, her zaman evrimleşme hedefine ya da dölyatağının bir üretkenlik deposu ya da destekleyicisi olmaktan çıkıp, normal bilişimizin parçası olmayan düşüncelerin ele alınabileceği bir farkındalık organına dönüşmesi amacına yönelikti.

4. Sfenks Pençeleri

Bu sihirli geçiş hızlı, derin bir soluk alma ile başlar. Bileklerin bedenin ön kısmına güçlü bir darbesiyle, keskin bir biçimde nefes verilir. Bu darbeyi yapmak için eller önkollara dik açı yapacak şekilde, sertçe aşağıya doğru çevrilir, parmaklar yere doğru tutulur, darbe yüzeyi de bilek bölgesinde ellerin arka kısmı olur.

Eller omuzların hizasına dek çıkarılır; önkollarla düz bir çizgi oluşturacak biçimdedir, avuçlar ileriye bakmaktadır. Derin bir soluk alınır. Sonra avuçlar aşağıya doğru dönük olarak, eller bir darbe ile kalçaların hizasına kadar iner (res. 104). Soluk sertçe verilir. Eller tekrar omuzların üzerine kaldırılırken gövde öne döner, ve derin bir soluk alınır. Eller hâlâ omuz hizasının üzerinde iken gövde sağa çevrilir. Sonra avuçlar aşağı bakar biçimde, her iki el de kalça hizasına kadar bir darbeyle iner ve bu arada soluk verilir.

Her iki el de sonra bedenin sağ yanına yönelir; el ayaları sola dönük, sanki sıvı bir maddeyi avuçlar gibi hafifçe çukuılaştırılmıştır.

Her iki kol da, sağdan sola, sonra tekrar sağa doğru, bedenin önünde yatay bir sekiz çizerler. Bunu yapmak için önce belin bir kıvrılışını izleyerek kollar iyice sola doğru götürülür, sonra belin ters yöne kıvrılışıyla sağa doğru döndürülür. El ayaları bu kez ters taraftaki bir sıvıyı avuçlarmış gibi gene hafifçe çukurlaştırılmıştır—bu kez avuç içleri sağa doğru dönüktür (res. 105).

Sekiz çizme tamamlandığında sol el sol kalçanın üzerindedir, bu arada sağ kol sağa doğru ilerlemeye devam eder; başın üzerine çıkar, ve geriye doğru büyük bir halka çizerek öne, çene hizasına gelir; elin ayası yukarı dönük olarak halkayı bitirir. El harekete devam ederek sola doğru, yüzün önünden ve sol omzun üzerinden bir halka daha yapar. Sonra kalça hizasında bedeni düz bir çizgi halinde keserek sekiz figürünü ikiye böler (res. 106). Oradan elin ayası bedene döner; sağ yumurtalığın üzerinde, sanki kınına giren bir bıçakmış gibi kaydırılır.

Ayni hareketler tümüyle tekrarlanır; yalnız bedenin önce sağ yanına darbe ile başlanarak bu kez son hareketi sol kolun yapması sağlanır.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-052.jpg

Cvp: 5- İkinci Dizi : Dölyatağı Dizisi

Üçüncü Grup : Carol Tiggs’e Özgü Sihirli Geçişler

Üçüncü gurubun üç sihirli geçişi, doğrudan dölyatağı bölgesindeki enerji ile ilgilidir. Bu özellik, bu üç sihirli geçişi olağanüstü etkili yapar. Dölyatağı duyumlarının uyanışını idare edilebilir bir düzeyde tutabilmek için, ılımlılık şiddetle salık verilir. Ancak bu şekilde davranılarak, bu duyumların âdet öncesi sancıları ya da yumurtalıklarda ağırlık duygusu gibi tek yönlü yorumlanmalarından kaçınılabilir.

Don Juan Matus’un üç kadın öğrencisine anlattığına göre, dölyatağının uygun sihirli geçişlerle uyandırılmış olan ikincil işlevleri, duyusal veri olarak rahatsızlık verir; ama enerji düzeyinde gerçekleşen olgu, dölyatağının burgacına enerji akışıdır. O ana dek ışıltılı kürenin yüzeyinde kullanılmadan duran enerji, aniden o burgacın içine düşmektedir.

5. Enerjiyi Dölyatağında Yığmak

Birinci sihirli geçiş, iki eli dölyatağı bölgesine koymakla başlar. Bilekler keskin biçimde biikiilü, el ayaları çukurlaştırılmıştır— parmaklar dölyatağına yöneliktir.

Eller açılır, parmak uçları birbirine doğru döndürülür. Sonra önce yukarıya ve dışarıya, sonra da aşağıya doğru gelerek, dölyatağının tam üzerinde bitecek şekilde geniş bir daire çizerler (res. 107). Bundan sonra eller birbirinden bedenin genişliği kadar mesafede ayrılır (res. 108); sanki ağır bir topu yamyassı eziyormuş gibi dölyatağının merkezine doğru güç sarfederek getirilir. Aynı hareket tekrar edilerek, eller birbirine daha da yakına konuma getirilir—top daha da fazla eziliyormuş gibi. Sonra top, kavrayan ve yırtan ellerin güçlü bir devinimiyle parçalanır (res. 109). Eller bundan sonra rahim ve yumurtalık bölgesini sıvazlar.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-053.jpg

6. Enerjiyi Harekete Geçirip Doğrudan Dölyatağma Yöneltme

Bu sihirli geçiş, kollar bedenin önünde gerili durumda ve ellerin arkaları birbirine değer biçimde iken nefes vermeyle başlar. Derin bir soluk alınırken kollar yanlara doğru açılarak birbirinden ayrılır; önkollar bedenin önünde, göğüs hizasında birbirine değerken, dirsekler hafifçe bükük, kollar öne doğru uzatılmış konumda iken sona eren yarım-daireler çizerler. Avuç içleri yukarıya doğrudur. Sonra gövde hafifçe öne doğru eğilir, bu arada önkollar geriye doğru çekilir, önkollar yanyana, ve birbirine değecek biçimde iken dirsekler karın boşluğu üzerinde tutulur. (res. 110).

Sonra yavaş bir soluk verme başlar, ve şu hareketler boyunca sürer: sol bileğin arkası sağ bileğin iç kısmı üzerine yerleştirilir, bir X harfi yapacak biçimde kollar hareket ettirilir; avuç içleri önce beden yönünde içe doğru, sonra ileriye bakacak şekilde çevrilerek bilekler döndürülür—bu arada bileklerin X şekli bozulmaz; sol el sağ elin üzerinde hareketi bitirir (res. 111). Eller yumruk yapılarak şiddetle birbirinden ayrılır (res. 112); sonra soluk verme sona ererken sağ ve sol yumurtalıkların üzerine getirilir.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-054.jpg

7. Zararlı Enerjiyi Sıkarak Dölyatağından Dışarıya Çıkarıma

Sol el, ayası yukarı gelecek şekilde bedenin önünde tutulur. Dirsek dik açı yapacak şekilde bükülü ve göğüs kafesine dayalı durumdadır. Sol elin işaret ve ortaparmakları dümdüz uzatılmış, öbür iki parmak ise başparmak tarafından avuç içine bastırılmıştır. Sol elin uzatılmış iki parmağı, sağ el tarafından alttan kavranır, ve sanki köklerinden bir şey çıkarılıp uca doğru getiriliyormuşcasına sıkılır (res. 113). Sonra sağ el o iki parmaktan çıkardığı şeyi şiddetle silkeliyormuş gibi, bedenin sağ yanında, elin arkasından aşağıya doğru bir şaklatma hareketi yapar. Sol elin başparmağı tuttuğu iki parmağı bırakır, ve işaretparmağı ile ortaparmak birlikte; dördüncü ve beşinci parmaklar da birlikte olmak üzere el bir V harfi biçimine getirilir. Elin ayası sol yumurtalık bölgesini hafifçe sıvazlar. Aynı hareketler sağ elle tekrar edilir.

Bu sihirli geçişin ikinci kısmı için, gövde şiddetli bir biçimde öne doğru eğilir. Sol kol bacakların arasına sarkıtılır; dirsek göbek bölgesine yaslanmış durumdadır. Sihirli geçişin ilk bölümündeki hareketler tümüyle tekrar edilir, yalnız bu kez sol elin uzatılan iki parmağı sağ el tarafından üstten kavranır (res. 114, 115). Aynı hareketler sağda tekrarlanır.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-055.jpg

Cvp: 5- İkinci Dizi : Dölyatağı Dizisi

Dördüncü Grup : Mavi Öncü’ye Ait Sihirli Geçişler

Bu grubun sihirli geçişleri, tüm serinin doğal bir sonucudur. Bu geçişler grubunun itici gücü, insani olmayan bir ruh durumudur. Soluk alıp vermeler keskin, ama derin değildir, ve hareketlere, dışarıya verilen soluğun şiddetli tıslama sesi eşlik eder.

Mavi Öncü’nün sihirli geçişlerinin değeri, her birinin, döl yatağının ikincil işlevlerine erişmek için gereksindiği sertliği verme özelliğidir; bu özellik Mavi Öncü’nün durumunda kolaylıkla; duraklamadan tetikte olmak biçiminde tanımlanabilir. Bizim normal var olma durumumuz hakkında büyücülerin yaptıkları eleştiri, daimi olarak otomatik pilottaymışız gibi görünmemizdir; söylemek istemediklerimizi söyler, görmezlikten gelmememiz gereken şeyleri görmezden geliriz. Başka bir deyişle, bizi çevreleyenlerin ancak ani ve çok kısa çıkışlar halinde farkına varırız. Çoğu zaman sadece anlık olarak, alışkanlığımız üzere davranırız; işte bu alışkanlık aslında her şeye aldırışsız olmaktır. Eski çağ Meksika’sı büyücülerine göre, kadınlarda dölyatağı bu açmazı giderecek organdır—bunun için sertlik kazanmaya gereksinimi vardır.

8. Enerjiyi Böcek Antenleriyle Ön Taraftan Çekme

İşaretparmağı ve ortaparmak göğsün iki yanında V harfi konumunda tutulur; bu arada başparmak öbür iki parmağı avuç içine bastırmaktadır ve elin ayası yukarı dönüktür (res. 116). Sonra avuçlar aşağıya doğru döner, iki parmak bedenin önüne doğru fırlar, bir yandan da kenetlenmiş dişlerin arasından tıslayan, ıslık gibi bir ses çıkarılarak keskin bir şekilde nefes verilir (res. 117). Derin bir soluk alınırken eller avuç içleri yukarı dönük konumda göğsün iki yanına getirilir. Aynı hareket bir kez daha tekrar edilir, eller orta ve dördüncü parmakların arasından ayrılmış biçimde tutularak avuç içleriyle yumurtalıklar bölgesi sıvazlanır.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-056.jpg

9. Enerjiyi Yanlardan Bir Açıyla Çekme

Bu sihirli geçiş, sağ ayağın üzerinde dönülüp, sol bacak kırk beş derecelik bir açıyla öne doğru konarak başlar. Sağ ayak T harfinin yatay çubuğu, sol bacak da dikey çubuğudur. Beden öne ve arkaya sallanır. Sonra sol dirsek bükülür, el ayası yukarıya dönük biçimde göğüs hizasına kaldırılır. İşaret parmağı ile ortaparmak V harfi biçiminde tutulur. Başparmak öbür iki parmağı avuç içine bastırır (res. 118). Bir darbe şeklinde, beden keskin biçimde öne doğru eğilir. Parmaklar öne fırlatılırken elin ayası aşağı döndürülür. Nefes bir tıslama sesiyle dışarı verilir (res. 119). El, ayası yukarı dönük olarak göğsün iki yanına çekilirken soluk alınır. Sonra elin ayası sol yumurtalığın üzerini yavaşça sıvazlar; bu arada orta ve dördüncü parmaklar birbirinden ayrılmış durumdadır. Ayak değiştirmek için bir sıçrama yapılır; kırk beş derece açı korunarak sağa doğru, yeni bir yöne dönülür. Aynı hareketler sağ kollla tekrar edilir.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-057.jpg

10. Enerjiyi Böcek Kesmesiyle Yanlamasına Çekme

Eller göğsün iki yanındadır; işaretparmağı ile oıtaparmak bir V biçimi almıştır; başparmak öbür iki parmağı avuç içine bastırmaktadır. El ayaları yukarıya doğrudur. Göğüs hizası korunarak, eller avuçların gerisindeki kısım üzerinde döndürülüp birbirine doğru çevrilir. Sonra tıslayarak soluk verilir— bu arada her iki kol yanlara doğru sonuna kadar açılır; avuç içleri öne doğru dönüktür. İşaretparmağı ve ortaparmak sanki bir makasın kolları imiş gibi kesme hareketi yaparak açılıp kapatılır—bu arada ıslık sesi çıkarılarak nefes verme sona erer (res. 120).

Kollar geri getirilirken soluk alınır, dirsekler indirilir, kollar göğüs hizasında bedenin iki yanında dinlenme konumuna getirilir; eller yanlara doğru işaret eder biçimdedir (res. 121). Sonra eller bileklerin iç kısmı üzerinde döndürülerek, işaretparmağı ile ortaparmak öne doğru bakar duruma getirilir. Orta ve dördüncü parmaklar bundan sonra birbirinden ayrılarak, yumurtalıkların bulunduğu bölgenin üzeri avuç içleriyle sıvazlanırken tıslayarak soluk verilir.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-058.jpg

11. Enerjiyi Her İki Elle Bacakların Arasından Delerek Çıkarma

Derin bir soluk alınır. Islık sesiyle uzun bir soluk verme bunu izler; bu arada sol el, bileği kendi çevresinde dönüş hareketi yaparken aşağıya doğru iner; sanki bir matkapmışçasına, bedenin önünde, bacakların arasındaki bir maddeyi deliyormuş gibidir. Sonra işaretparmağı ve ortaparmak iki uçlu bir pençe oluşturur, bacakların arasındaki bölgeden bir şey kapar (res. 122), ve yukarıya doğru çeker; derin bir soluk alırken kalça hizasına getirir. Kol, başın üzerinden bedenin arkasına doğru döner, sol böbrek ile böbrekiisktü bezi bölgesine konur (res. 123).

Sol el orada tutulurken sağ el aynı hareketleri yapar. Sağ el sağ böbrek ile böbreküstü bezi bölgesine getirildiği anda soluk alınır. Sol el başın üzerinden bedenin önüne doğru döndürülür; ortaparmak ile dördüncü parmak birbirinden ayrılmış biçimde sol yumurtalığın üzerini sıvazlar. Kolun bu arkadan öne doğru hareketine, ıslık sesiyle yapılan keskin bir soluk verme eşlik eder. Tekrar derin bir soluk alınır—sağ el aynı yöntemle sağ yumurtalık üzerine getirilir.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-059.jpg

12. Enerjiyi İki Elle Birden Bacakların Arasından Delerek Çıkarma

Bu sihirli geçiş bir öncekine benzer; ancak hareketleri ayrı ayrı yapmak yerine, eller delme hareketlerini birlikte yapar. Sonra her iki elin işaret ve ortaparmakları iki uçlu bir pençe oluşturup, bacakların arasından bir şey kapma hareketini aynı anda yaparlar. Kalça hizasına geri döner, sonra da bedenin iki yanından geriye doğru daire çizerek böbrekler ile böbreküstü bezlerinin bölgesine gelirler; avuç içleri bu bölgeyi sıvazlarken derin bir soluk alınır (res. 124). Soluk verilirken kollar bedenin yanlarından öne doğru yeni bir daire çizer, her iki elin parmakları ortadan ayrılmış şekilde sol ve sağ yumurtalıkların üzerini sıvazlar. Kolların bu arkadan öne doğru hareketine gene ıslık sesi çıkaran bir soluk verme eşlik eder.

https://www.sessizbilgi.com/img/sg/tensegrity-060.jpg

Cvp: 5- İkinci Dizi : Dölyatağı Dizisi

.