Don Juan bir zamanlar, bizi en fazla zorlayan şeylere karşı büyücülerin dünyasında ikimizin verdiği tepkilerin bir kıyaslamasını yapmıştı. Bir yakınma gibi görünmesine izin vermeden şunu söylemişti; istediği ve uğraştığı halde, öğretmeni nagual Julian’ın insanlarda uyandırdığı türden bir sevgiyi yaratmayı asla başaramamıştı.
"İncelemen için önüne serdiğim koşullandırılmamış tepkim, şunu söyleyebilmek ve ona inanmaktır; benim yazgım, kontrolsüz ve mutlak bi sevgi uyandırmak değil. Ne olursa olsun!
"Senin koşullandırılmamış tepkin ise," diye devam etmişti, "zincirlere dayanamaman, ve onları kırmak için yaşamından bile vazgeçebilecek olman."
Ona içtenlikle karşı çıkmış ve abarttığını söylemiştim. Görüşlerim bu denli açık değildi.
"Kaygılanma," demişti, gülerek, "büyücülük eylemdir. Zamanı geldiğinde, tutkunu eyleme koyacaksın, aynen benimkini eyleme koyduğum gibi. Benimki, yazgımı kabul etmek, ama bi ahmak gibi edilgin biçimde değil; bi savaşçı gibi etkin olarak. Seninki ise, tutarsızlık veya tereddüt göstermeden, başka birinin zincirlerini kırmak için atlamak."
Don Juan'ın açıklamasına göre, erkemi öncününkine katıp birleştirdiğimde, varlığımı gerçekten sona erdirmiştim. Bütün fizikselliğim organik olmayan varlıkların âlemine aktarılmıştı, ve don Juan ve arkadaşlarına kılavuzluk edip bulunduğum yere getiren öncü olmasaydı, ya ölecek, ya da kurtuluşu olmayan bir biçimde o dünyada yitip gidecektim.
"Neden öncü sizi bulunduğum yere getirdi?" diye sordum.
"Öncü başka bi boyuttan duygulu, bilinçli bi varlık," dedi. "O şimdi küçük bi kız, ve bana tam anlamıyla şunu söyledi, onu organik olmayan varlıkların dünyasında kapana kıstıran engeli kırmaya gerekli olan erkeyi edinebilmek için, seninkinin tümünü almak zorunda kalmış. Bu, onun insan yanı artık. Minnet duygusunu andıran bi şey, onu bana yöneltti. Onu gördüğüm an, senin işinin bittiğini anlamıştım."
"Sonra ne yaptın, don Juan?"
"Ulaşabildiğim herkesi toparladım, özellikle Carol Tiggs'i, ve soluğu organik olmayan varlıkların dünyasında aldık."
"Neden Carol Tiggs?"
"İlk olarak, sonsuz erkeye sahip olduğundan, ikinci olarak da öncü hakkında bilgi edinmesi için. Hepimiz bu deneyimden paha biçilmez bi şeyler edindik. Sen ve Carol Tiggs, öncüyü aldınız. Öbürlerimiz, fizikselliğimizi toparlayıp erke bedenlerimize yerleştirmek için bi neden edindik, ve erke haline geldik."
"Hepiniz birden bunu nasıl yaptınız, don Juan?"
"Birleşim noktalarımızın yerini değiştirdik, birlik içinde. Seni kurtarma konusundaki kusursuz niyetimiz, işi gerçekleştirdi. Öncü bizi aldı, göz açıp kapayana dek senin yarı ölü yattığın yere götürdü, ve Carol seni söküp çıkardı."
Açıklaması bana hiç anlam ifade etmiyordu. Bunu anlatmaya çalıştığımda don Juan bana güldü.
"Yatağından çıkacak kadar erken bile yokken bunu nasıl anlayabilirsin ki?" dedi.
Ona açıldım ve ussallığımla kabul ettiğimden sınırsız ölçüde fazlasını bildiğimden emin olduğumu, ama bir şeyin belleğimi sıkıca kapalı tuttuğunu söyledim.
"Belleğini kapalı tutan şey erke yoksunluğu," dedi. "Yeterli erken olduğunda, belleğin de iyi çalışacak."
"Eğer istersem her şeyi anımsayabileceğimi mi anlatmak istiyorsun?"
"Tam değil. Ne denli istersen iste, erke düzeyin bildiğinin önemiyle eş ölçüde değilse, bilgine elveda diyebilirsin: artık onu hiç kullanamazsın.”
"Öyleyse ne yapmak gerekiyor, don Juan?"
"Erke birikimsel olmaya eğilimlidir; savaşçının yolunu kusursuzca izlersen, belleğinin açılacağı bi an gelecektir."
Konuşmasını dinlerken kendime acıma düşkünlüğüne kapıldığım yolunda saçma bir duyum hissettiğimi, oysa bir şeyim olmadığını itiraf ettim.
"Sadece düşkünlüğe kapılmıyorsun," dedi, "dört hafta önce gerçekten erkesel olarak ölüydün. Artık sadece sersemlemiş durumdasın. Bu halin ve erke yoksunluğun, bilgine ulaşamamanın nedenleri. Organik olmayan varlıkların dünyası hakkında kesinlikle hepimizden fazla bilgiye sahipsin. O dünya eski büyücülerin kendilerine özgü ilgi alanıydı. Orayı yalnızca büyücü öykülerinden bildiğimizi hepimiz sana anlatmıştık. İçtenlikle söyleyebilirim ki, senin kendi adına bizlere yeni bi büyücü öyküsü oluşturmuş olman benim için garipten de öte."
Kendisinin yapmamış olduğu bir şeyi benim yapmış olmama inanmamın olanaksızlığını defalarca tekrarladım. Ama benimle sadece eğleniyor olabileceğine de inanamıyordum.
"Seni pohpohluyor ya da eğleniyor değilim," dedi, açık bir sıkıntıyla. "Bi büyücülük gerçeği ortaya koyuyorum. O dünya hakkında hepimizden fazla bilmek memnuniyet duymaya neden olmamalı. O bilgide bi yarar yok; aslını ararsan, bütün bildiklerine karşın kendini kurtaramadın. Biz kurtardık seni, çünkü seni bulduk. Ama öncünün yardımı olmasaydı, seni aramanın bile bi yararı yoktu. O dünyada öylesine sonsuz biçimde kaybolmuştun ki, düşüncesiyle bile titriyorum."
Don Juan'ın bütün yoldaşları ve çömezlerinde gördüğüm
gerçek bir duygu dalgası, içinde bulunduğum zihin durumunda bana hiç garip gelmemişti. Hiç değişmeden kalan tek kişi Carol Tiggs'di. O rolünü tümüyle kabullenmiş görünüyordu. Benimle birdi.
"Öncüyü kurtardın," diye, don Juan devam etti, "ama kendi yaşamından vazgeçtin. Ya da, daha da kötüsü, özgürlüğünden vazgeçtin. Organik olmayan varlıklar öncüyü bıraktılar; senin karşılığında."
"Buna inanamıyorum, don Juan. Senden kuşkulandığımdan değil, biliyorsun, ama öyle sinsi bir manevradan söz ediyorsun ki hayretler içinde kalıyorum."
"Sinsice olduğunu düşünmekten vazgeçersen tüm olayın özünü kavrayabilirsin. Organik olmayan varlıklar bilinçlilik ve erke için sonsuz bi arayış içindedirler; ikisinin de kullanım olasılığını onlara verirsen, ne yapacaklarını sanıyorsun? Sana uzaktan bakıp güle güle diyeceklerini mi?"
Don Juan'ın haklı olduğunu biliyordum. Ama bu kesinlik duygusunu uzun süre tutamadım; netlik benden uzağa sürükleniyordu.
Don Juan'ın yoldaşları ona sorular sormayı sürdürdüler. Onun öncü ile ne yapılacağı üzerinde düşünüp düşünmediğini öğrenmek istiyorlardı.
"Evet, düşündüm. Bu çok ciddi bi sorun, nagualın çözmesi gereken," dedi, beni işaret ederek. "Öncüyü serbest bırakabilecek kişiler, yalnızca o ve Carol Tiggs. Ve kendisi de bunu biliyor."
Doğal olarak, tek olası soruyu sordum ona, "Nasıl serbest bırakabilirim onu?"
"Benim sana söylemem yerine, öğrenmenin çok daha iyi ve doğru bi yolu var," dedi, don Juan, kocaman bir gülümsemeyle. "Elçiye sor. Organik olmayan varlıklar yalan söyleyemezler, biliyorsun."